Ş. Tarık Kapucu
2 min readJun 27, 2020

Algı

Aslında iki yönlü olarak bakabileceğimiz bir kelime “algı”.

Halk dilinde afyon sütü anlamına gelen bu kelime ruh bilimi yada felsefe konu olduğunda ise “dikkati bir şeye yönelterek, o şeyle ilgili olarak duyular aracılığıyla edinilen yalın bilgi, o şeyle ilgili bilgiyi bilincinde var etme, o şeyi anlama.” olarak tanımlanıyor.

“Algıla” deriz ekseriyetle. Temeline indiğimizde iki tanımında aslında birbirine eşdeğer olduğunu görürüz. Afyon sütü dendiğinde aklımıza keyif verici bir madde gelmez mi? Nedir bu keyif verici maddeler konusu bambaşka olmakla birlikte neden kullanıldığı hali hazırda hepimiz tarafından biliniyor.

Farkındalığımızı arttırmak, göz bebeklerimizi büyüterek daha fazlasını görmek, kulaklarımızı açarak daha fazlasını duymak, beynimizin kıvrımlarını uyararak daha da fazla düşünmek ve algılamak. Temelde yalın bilgiye ulaşmak. Yani soruları cevaplamak.

Algının gündelik hayatımızdaki yerini bence azımsıyoruz. Farkında olmadığımız her an içe kapanıyor belkide geriye gidiyoruz. “dün ne oldu da bugün ne olsun” düşüncesi bizi odaya kilitliyor. Sebebi ise ya çok yada daha fazla algılamaktan.

Bilgiye aç mıyız yoksa hızlı erişmeliyim endişesindemiyiz derken algılarımızı kapatıp dayatılan bulutlara bakakalıyoruz. Biraz içerlesekte kabul etmek her zaman daha kolay olmuyor mu? Keyif almıyoruz, algılamıyoruz, farkında değiliz.

Ah, herkesin dilinde bu sıralarda; “An’ı yaşa” .

Farkında olmadığım bir anda nasıl yaşarım diye sordunuz mu peki yada o an içerisindeki algılayabiliyor muyum diye. Bir sonraki “an” beni nasıl etkileyecek yada bir öncekinden nasıl etkilenmiştim demek yerine mevcudu kabul etmek daha mı kolay? Ve hala algılamadığım bu an içerisinde nasıl var olmalıyım diye sorduğumuz oldu mu? Yoksa çoktan kapattık mı algılarımızı ve başkalarının yarattığı anlarda mı yaşıyoruz.

Birbiri ile bağlantılı değilmiş gibi gözüken ama bana göre temelden iç içe geçmiş düzlemler benim için “An” ve “Algı”.

Şöyle düşünmek ve sonra hareket etmek daha zor belkide; Şimdi gözlerimi ve kulaklarımı dört açıyorum, dinliyorum, görüyorum, düşünüyorum ve sonra devam ediyorum.

Algılamak, düşünmek eyleminin ilk adımı. Ne için harekete geçiyorum demek.

Bu kadar hızlı bir Dünya düzeninde algılarımızı açmak için vaktiniz var mı?Yoksa yuvarlanıp gidiyor muyuz?